Annem Üzerine Meditasyonlar

May 15 2023
Keşke üçüncü sınıftayken Roma imparatoru Marcus Aurelius'un Meditasyonlarını okusaydım! Meditasyonlar 8.51'deki bu sözlerle yaşamış olsaydım ne kadar akıllı olurdum? “Eylemlerinizde ertelemeyin.

Keşke üçüncü sınıftayken Roma imparatoru Marcus Aurelius'un Meditasyonlarını okusaydım !

1967 "Anneme Övgü"

Meditasyonlar 8.51'deki bu sözlerle yaşamış olsaydım ne kadar akıllı olurdum ?

“Eylemlerinizde ertelemeyin. Konuşmalarınızda kafa karıştırmayın. Düşüncelerinizde dolaşmayın. Ruhunuzda pasif veya agresif olmayın. Hayatında, tamamen işle ilgili olma.

Kutsal inek! Hayatım boyunca Marcus'un kurallarının her birini çiğnedim !

• İhlal # 1 — "Eylemlerinizi ertelemeyin": Tanrım, bu yazıyı son teslim tarihinden önce yalnızca birkaç dakikam varken, Haftanın Düşüncelerimi almak için Toronto'daki yetenekli Elizabeth Hawtin'e yazıyorum; bilgi külçeleri gelen kutunuza gelebilir!

• İhlal # 2 — “Sohbetinizde kafanızı karıştırmayın”: Tanrım, kendimi konuşurken duyduğumda ne söylemeye çalıştığımı anlamıyorum!

Bunu tamamen, 14 yaşımdayken Lynchburg (Virginia)* Pony League'de toplayıcı oynarken başıma gelen gerçekten "bang bang" oyununa bağlıyorum.

*Lynchburg, Virginia ve Lynchburg, Tennessee arasında ayrım yapmak önemlidir. Lynchburg, Tennessee'de burbon yapıyorlar. Lynchburg, Virginia'da Baptist yapıyorlar.

Sahneyi hazırlayalım: David Shields üçlüyü vurmuştu ve üçüncü aşamadaydı. Tony Thompson atış yapıyordu. Stuart Porter vurucuydu. Ben yakalayıcıydım.

Tony Thompson kendini toparlıyor... Gözümün ucuyla David Shields'ın evi çalmaya çalıştığını görüyorum! Hızlanıp Tony Thompson'ın atışını yakalamam ve David Shields'ı etiketlemem gerekecek!

İşte saha geliyor! Yakalamak için öne çıktım... David Shields ne kadar aptal? O kolay bir çıkış!

Fakat bekle! Farkına varmadığım şey, Tony Thompson'ın sahanın tam ortasına hızlı bir top atmış olması ve Stuart Porter'ın sahayı gerçekten çok sevmesiydi...

Duyduğum bir sonraki ses, Tony Thompson'ın yakalayıcı eldivenime vuran sesi değildi .

Duyduğum bir sonraki ses şuydu…

NEY!

Bu “WHAM!” merhum büyük George Michael liderliğindeki 1980'lerin erkek grubuyla karıştırılmamalıdır.

Bu “WHAM!” Stuart Porter'ın 34 onsluk Hilllerich & Bradsby Louisville Slugger beyzbol sopasının kafatasımın arkasına çarpma sesiydi.

Duyulan bir sonraki ses, kafamın ana plakaya çarpma sesiydi.

Evet, evimde "bang bang" oyununun anlamını yeniden tanımlamıştım.

Stuart Porter'ın sopası benim kafatasımla bağlantılıydı, Tony Thompson'ın sahasıyla değil. Çıkan bendim…

"Nakavt" gibi soğuktum.

Bu hikayenin sonsözü mü?

> David Shields sayı yaptı.
> Stuart Porter, “yakalayıcı müdahalesi” ihlalinden suçlu olduğum için birinci aşama ile ödüllendirildi.
> O günden beri, daha yüksek düzeyde matematik yapmayı zor buluyorum.

• İhlal # 3 — “Düşüncelerinizde dolaşmayın”: Yukarıdaki yazı bu kuralı ihlal ediyor, çünkü bu hafta “Stuart Porter Beynimi Karıştırdı” hikayesini yeniden anlatmaya niyetim yoktu!

• İhlal # 4 — “Ruhunuzda pasif veya agresif olmayın”: Eşim Jill ve kızım Mary Brooks'a “'pasif-agresif' olmak ne anlama geliyor?” diye pasif agresif bir şekilde sormaktan suçluyum.

• İhlal # 5 — “Hayatta, sadece işle ilgili olma”: Marcus Aurelius'un kurallarına karşı yaptığım tüm ihlaller arasında, bu bana en büyük zihinsel ıstırabı veriyor.

Nedeni?

Dokuz yaşımdayken rahmetli annemle olan ilişkimi ticari bir ticarete dönüştürdüm.

Mayıs 1967. Üçüncü sınıftayım. Anneler Günü önümüzdeki Pazar. Üçüncü sınıf öğretmenim Bayan Proehl'in ödevi basit: "Annen için bir Anneler Günü kartı yap." Bayan Proehl, kartımızın Annemiz için özel olarak yazılmış orijinal bir şiir eserini içermesini şart koştu.

İşte burada Marcus Aurelius'un "tamamen iş" olmakla ilgili kurallarını çiğnedim: En iyi el yazısıyla karaladığım şiirimde şöyle yazıyor:


Mayıs ayında o gün Anneler Günü'nde
anneme bir şey vermek kesinlikle işe yarar !

Yetişkinliğe adım attığımda, üçüncü sınıfımdaki “Anneye Övgü”nün okunması yıllık bir Anneler Günü ritüeli haline geldi.

Anne, işte yine başlıyoruz!

Ama şimdi sana verdiğim şey, senin bize her zaman verdiğin şey...

Aşk.

Kesinlikle öder!