Gençlerimizi yüzüstü bırakıyoruz.
Tamam, kızgınım. Çok kızgınım. 20-lanet-23 ve insanlar hala rızayı zor bir şekilde öğreniyor.
İnsanlar 'Hayır'ın 'Hayır' anlamına geldiğini anlamıyorlar. Bu belki yolun yarısında buluşuruz anlamına gelmez. Bu, belki bunu sadece bir kez yapacağımız anlamına gelmez. Partnerinizin zor durumda olduklarını bilmesine izin vermek anlamına gelmez. Partnerinize yeterince iyi olmadıklarını hissettirmek anlamına gelmez. Eğer 'Hayır' dediyseniz ve bu hala devam ediyorsa, kızmaya ve incinmeye hakkınız var. Hayatımdaki birçok insan, 'Hayır'larının duyulmadığı bir durum yaşadı. Bu onları şok ve sersemletti. O anda donup kaldılar ve hemen tepki veremediler. Nihayet bir hafta, bir ay, bir yıl sonra ne olduğunu anladıklarında, bu konuyu konuşmak isterler. Aşağılanan duygular var: 'Geçmişte kaldı, neden şimdi gündeme getiriyorsun' veya 'Ben tamam sanmıştım, neden aniden fikrini değiştiriyorsun' veya 'Aşırı tepki veriyorsun' veya 'Beni bok gibi hissettiriyorsun'. Sorumlu olmaktan başka her şey.
İnsanlar o rahatsız anlarda donup kalıyorlar çünkü tam olarak ne olduğuna dair hiçbir referansları yok. Biriyle konuşup durumun gerçekliğini fark ettirdiklerinde yeniden travma yaşarlar. Ancak bu kez zayıf olduklarının ve kendi güçlü benlikleri olma beklentilerini karşılayamadıklarının suçluluk yüküyle. Bunun olmasına izin verdikleri için utanırlar. Bu ikinci tur travmatizasyon, yalnızca ilk etapta uygun şekilde eğitilmedikleri için olur. Başlarına gelen şeyin iyi olmadığını bilmiyorlardı. Neden insanlar başlarına kötü bir şey geldikten sonra öğrensinler?
Hayatımın çoğunu okuyacak makaleler ve izleyecek röportajlar arayarak geçirdim. Kendimi bu dünyada genç bir kadın olma konusunda eğitmek için kaynaklar bulmak için elimden geleni yaptım. Hayatımdaki insanlarla fikirlerim hakkında, iş güvende hissetmek söz konusu olduğunda uzlaşmaya yer olmadığı hakkında çok açık bir şekilde konuştum. Bazen bu zorlu sohbetin ortasında biri şöyle diyor: "Ah, sen çok feministsin" veya "Belki de hafif ve eğlenceli bir şey hakkında konuşmalıyız". Bu konuşma neden damgalanıyor ve etiketleniyor? Temel insan haklarını anlamaya yönelik bir sohbet, neden moral bozan bir sohbet olarak görülüyor?
Özel ortamlarda açık konuşma eksikliği nedeniyle, birçok genç yetişkinimiz eğitim almıyor. Bu konuşmayı içeren bir okul müfredatı yok. Düzgün bir şekilde eğitilmek istiyorsanız, kaynakları araştıran kişi olmanız gerekir. Bir üçüncü dünya ülkesinden geldiğim için, herkesin bu eğitimi alma lüksüne sahip olmadığını biliyorum. Bazen aranacak bir şey olduğunu bile bilmiyorlar. Bu nedenle, bu zor konuşmayı olabildiğince sık yapmak bizim sorumluluğumuzdur. Sohbetin havasını bozmaya çalışmıyoruz. Genç yetişkinlerimizin kötü bir deneyimden ders almamasını sağlamak bizim sorumluluğumuzdur. Bunun yerine, kötü bir şey olmak üzere olduğunda veya olduğunda nasıl tepki verecekleri bilgisiyle donanmışlardır.