Monotonluktan Kaçmak: Yeni şeyler denemenin özünü keşfetmek

Bir noktada hayat bir rutin haline geliyor, belli görevlere, kalıplara, yaşam tarzlarına alışıyoruz ki bilinçsizce derin bir uykuya dalıyoruz ve son derece programlanmış varlıklar gibi var olmaya başlıyoruz.

Her şeye karşı heyecanımız azalır ve bunu kabullenmesek de, yeniliğe, heyecan verici, tatlı, farklı bir şeye karşı muazzam bir istek doğar.

Uyuyan parçaların büyük uyanışını kolaylaştırmak için , temiz bir nefes gibi hissettirecek ve hayatı yaşanmaya değer kılacak bir kesinti gereklidir. Bununla birlikte, çok fazla çaba ve tanıdık bir dış görünümle mücadele ile gelir.

Bu nedenle 70 yaşında bir adam, geri kalan günlerini canlandırmak için bir aşçılık okuluna kaydolur, 50 yaşında bir başkası yeni bir derece peşinde koşar ve 40 yaşında yeni bir ülkeye sıfırdan başlamak için taşınır. Hepsi yeni bir şey arayışı içinde.

Hiç anlam aradınız mı? Her şeyin ötesinde, hayat denen bu şeyin özünü sorgulamak, bir şimdiki zamanın aşırı yorgunluğunu çağrıştıran sürekli kendinize bakmalarla, hayatı yaşanmaya değer kılacak, asla anlayamayacağınız bir şeyi aramak için kendi içinizin derinliklerine inmek.

İnsanların hayal edebileceğimizden ve hatta tüketebileceğimizden çok daha fazlasını yapabilen evrensel varlıklar olduğuna inanıyorum. Bu yüzden kendimizi hayat ışıltılarını kaybederken bulduğumuzda, günlerimizi daha renkli ve yaşanmaya değer kılmak için cesaret etmemiz, monotonluktan kaçmamız ve hayatın özünü keşfetmemiz gerekiyor. yeni şeyler dene.

Ölüm kaçınılmazdır, olması gerektiği zamanda gelir. O yüzden o gelene kadar hareketsiz oturmak yerine, her parçanızı keşfedin, hayatı dolu dolu yaşayın ve öylece var olmayın.

“Biz hayatı beklerken, hayat geçer” ~Seneca

Sevgili okuyucu, bir dahaki sefere kadar hoşçakalın.