Sistem Değişiminden Daha Derin

Kalbim aslında o kadar açık değil. Çok şey beklerim, çok şey isterim ve gerçekten o kadarını vermem. Önce kendimi düşünme eğilimindeyim. Ama üzerinde çalışıyorum. Kendi içimde ve başkalarıyla barış yaratmayı öğreniyorum ve vermeyi öğreniyorum. Bağlı olduğum şeyleri bırakmayı ve önümde olanla olmayı öğreniyorum. Güvenmeyi ve korkuları, endişeleri ve sabırsızlığı yatıştırmayı öğreniyorum. Her zaman farkında olmasak da sanırım hepimiz bir şeyler üzerinde çalışıyoruz. Ve büyümek, iyileşmek ve değişmek çok uzun yıllar alıyor.

Sistemlerin değişmesinin altı koşulu, toplumların nasıl değiştiği hakkında düşünmek için yararlı bir modeldir. Bu teori, yeniliklerin başarılı olabilmesi için hepsinin birlikte değişmesi gereken altı öğe olduğunu öne sürüyor. Aynı zamanda üzerinde en az çalışılan ancak en güçlü koşulun “zihinsel modeller” olduğunu öne sürer: inançlarımız, değerlerimiz, dünya görüşümüz vb.

Son zamanlarda bir sistem değişikliği uygulayıcısı olarak öğrendiğim şey, halihazırda olana büyük bir saygı ve bir şeylerin değişmesi için gereken büyük miktarda zaman ve enerjiye saygıdır. Kişisel değişim için gereken zaman ve enerjinin ilgili insan sayısıyla çarpımı gibidir. Son zamanlarda “dönüşüm” kelimesi moda oldu. Yapabileceğimiz bir tür sihir numarası, bir şeyi anında diğerine çevirdiğimiz bir simya olduğunu ima ediyor gibi görünüyor. Ama aslında, dönüşüm her zaman her yerde ağır çekimde oluyor. Ve bir şey aniden diğerine dönüşmüş gibi göründüğünde, bunun nedeni muhtemelen önceki kimliğin bir an için saklanması, yeniden ortaya çıkmaya hazır olmasıdır, ancak yeniye yer açmakta biraz daha zayıf olabilir.

Bir sistem değişikliği uygulayıcısı olarak öğrendiğim şey, yavaşlamak, yavaşlamak. Daha az bekleyin. Daha fazla ödün ver. Vücuduma iyi bak. Kalbime ve etrafımdakilerin kalplerine iyi bakın. İnsan gelişiminin sonsuz nehrine katılın.